Bağımsızlığın sembolü Michelangelo Yüncüler Loncası’nın siparişi olan bir heykeli yapma işini üstlendiğinde, genç, yetenekli bir sanatçı olarak biliniyordu. Üzerinde 2 yıldan fazla çalıştığı heykeli 1504’te bitirdiğinde ise, dünya durdukça adı anılacak bir yarı-tanrı olmuştu.


Önce eserin konusuyla başlayalım. Eski Ahit’te geçen öyküde, İsrail ve Filistin ordularının karşı karşıya geldikleri bir vadide, Filistinlilerin en iyi savaşçısı devasa Golyat’ın meydan okumasını, İsrailli’lerden yalnızca biri, genç bir çoban olan Davut kabul eder.


Golyat’ın üzerinde zırhı ve kalkanı vardır. Davut’un elindeyse yalnızca sapanı… Ama bu sapanla attığı taş, Golyat’ı alnının ortasından vurur ve Golyat yere kapaklanır. Davut da gidip Golyat’ın başını vücudundan ayırır.


Rönesans’ta karşımıza çıkan daha eski tarihli örneklerde Davut, yendiği güçlü düşmanı Golyat’ın kesilmiş başıyla birlikte tasvir edilmiştir. Michelangelo’nun yapıtı ise, Davut ve Golyat arasındaki mücadelenin sonrasına değil, öncesine odaklanır.


Davut Golyat ile dövüşmeyi seçmiş ama bu dövüş henüz meydana gelmemiştir. Verdiği kararın ağırlığı ile kırışmış alnı, gergin boynu ve delici bakışları ile kavgaya hazırdır.


Davut sapanı sol elinde tutar. Sapan sırtı boyunca ilerler ve Golyat’a fırlatacağı taşı kavrayan, damarları çıkmış sağ eline kadar uzanır. Ama sapan belli belirsiz gösterilmiştir. Çünkü amaç, Davut’un zaferinin kaba güce değil, zekaya dayandığının altını çizmektir.



“Kontraposto” terimi İtalyanca “contrapposto-karşıt poz” sözcüğünden gelip, ağırlığını bir ayağının üzerine vererek, kalçası ve bacaklarıyla gövdesinin üst kesimi hafifçe farklı yönlere dönük insan figürünü tanımlamakta kullanılır.


Bu poz, kullanıldığı bağlama göre, figüre dinamizm katar ya da rahatlamış, sakin bir hava verir. Rönesans’ta kontraposto, Antik dönem heykellerinin tipik bir özelliği olarak görülüyordu.


Michelangelo da Davut’un ağırlığını sağ ayağına vererek bu pozu kullanmış, başını da sola çevirerek pozun etkisini arttırmıştır. Böylece hem figüre dinamizm katılmış olur hem de Davut, Antik dönem heykellerinin benzeri bir kahraman olarak tasvir edilir.


Davut’un Eski Ahit’te karşımıza çıkan karakterlerden ziyade mitolojik bir kahraman olarak algılanmasını sağlamak için, Hristiyanlık sonrası yapıtlarda hemen hiç alışık olmadığımız üzere, bir peygamber, Yunan-Roma tanrıları gibi çıplak gösterilmiştir.


Gerek Antik dönem gerek Rönesans heykel anlayışına uygun şekilde, Davut’un cinsel organı küçüktür. Çünkü büyük penis, vahşi barbar kavimlere özgü bir uzuv olarak kabul ediliyor, uygar erkeğin, kararlarını diğer organlarından ziyade beyniyle alacağı öngörülüyordu.


Yine Rönesans anlayışıyla uyumlu biçimde Davut, Yahudi olmasına karşın, sünnetsizdir.


Diğer yandan Michelangelo, Hristiyan öğretisinden de tamamen kopmamıştır. Sağ kolunun aşağıya uzanarak belinin sağını kapatması, Davut üzerindeki ilahi korumayı simgelerken; sol tarafın açıklığı, insanın kötülüğün güçlerine karşı savunmasız olduğuna atıfta bulunur.


Eserde doğa birebir kopyalanmamıştır. Michelangelo’nun diğer eserlerinden farklı olarak figürün sağ eli ve başı, gövdesine göre büyüktür.


Heykelin Floransa Katedrali’nin üzerine konulmak amacıyla tasarlandığı düşünülürse, dövüşme kararını veren kafa ve taşı tutan el gibi önemli parçaların aşağıdan bakıldığında rahatça görünebilmeleri için büyütülmüş olmaları muhtemeldir.


Bitmesine yakın, heykelin korkunç ağırlığı fark edilince, katedralin çatısına konulması planı iptal edilmişti. Heykelle ilgili ünlü anekdotlardan birini de es geçmeyelim…


Michelangelo “Davut” üzerinde rötuş yaparken, İtalyan devlet adamı Piero Soderini ziyaretine gelmiş ve burnun biraz inceltilmesi gerektiğini söylemişti.


Soderini’nin bulunduğu yerden heykeli pek göremediğini anlayan Michelangelo iskeleye çıktı, bir eline keski, diğer eline mermer tozu aldı. Heykele vurur gibi yaparak, elindeki tozu döktü.


Bunun üzerine Soderini’nin fikrini sorduğunda, sanattan anladığını zanneden devlet adamı, heykelin şimdi gerçekten can bulduğunu söyledi.


Soderini gibi cahillerin yargılarıyla ilgili en güzel sözlerden birini, Avusturyalı yazar ve hicivci Karl Kraus (1874-1936) söylemiştir: “Dar kafalının tercihlerine her zaman güvenilmez; onun övdüğü eser bazen iyi de olabilir.”


“Davut” etkileyici görünüşü ve devasa büyüklüğü ile, yapıldığı andan itibaren Rönesans’ın en bilinen yapıtlarından biri haline geldi.


Michelangelo’nun amacına ulaştığını söyleyebiliriz: Kimse bu heykelde dini bir kişilik olarak Davut Peygamberi görmez. Bu, güç ve güzelliğin sembolü olan bir sanat eseridir. Bununla birlikte “Davut”, yalnızca bir sanat eseri değildir, aynı zamanda politik bir uyarıdır.


Medici ailesi için 1440’larda yapılan Donatello’nun bronz “Davut” heykeline, bu aile 1490’larda sürgüne gönderildiğinde, Floransalı yöneticiler tarafından el konulmuştu.


Bu heykel Medicilerin yerine geçen hükümet için Palazzo della Signoria’da (Beyler Sarayı ya da diğer adıyla Palazzo Vecchio-Eski Saray) sergileniyordu.


Michelangelo’nun heykeli tamamlandığında, aynı yere bu yeni yapıtın konulması, hem Medicilerin siparişi üzerine yapılan Donatello’nun heykeline sanatsal bir yanıt hem de Floransa’nın bağımsızlığına göz diken “Golyat”lara karşı bir ikaz olarak okunabilir.


“Davut”un gözleri, papanın ikametgahı Roma’ya dönüktür. Nitekim şehrin içindeki hizipler bu uyarıyı anlamakta zorlanmadılar. Heykelin halka açıldığı ilk günlerde heykel 2 kez taşlandı. 1527’de, bu sefer Medici karşıtı bir ayaklanmada, “Davut”un sol kolu 3 parçaya ayrıldı.


1800’lerin ortalarında heykelin sol bacağında ufak çatlaklar tespit edildi. Muhtemelen, heykelin 6 tonu aşan ağırlığı altında toprağın eşit şekilde çökmemesi sonucunda meydana gelmişlerdi. Heykel zarar görmemesi için 1873’te Galleria dell’Accademia’ya alındı.


Yine de tam olarak korunduğunu söylemeyiz. 1991’de akli dengesi yerinde olmayan bir sanatçı, ceketinin altına sakladığı bir çekiçle, heykelin sol ayağındaki parmakları kırmaya çalıştı.


İddiasına göre, 16. yüzyılda yaşamış Venedikli bir ressama modellik yapmış biri, kendisine heykele saldırmasını emretmişti.

berkbirincioglu.com/10-il-divino-m…


Top